BERKE ADA

Aikido, diğer dövüş sanatları ve savunma sporlarından farklı olarak öncelikle bir savaş sanatıdır. Gerçek bir savaş anında ölümle yaşam arasında ince bir çizgi vardır ve insan bu çizgiye çoğu zaman hayatında sadece bir defa yaklaşır. Ya hayatta kalacaktır ya da çizginin diğer tarafına geçecektir. Aslında yaşadığımız hayat da böyledir. Her ne kadar bir çoğumuz bir savaş alanında savaşmasak da, herkes hayatını idame ettirmek için bir mücadele içindedir. İşte bin yıla aşkın disiplini ve geleneği içinde barındıran bu sanat herkesin kendine dair bir şeyler bulabileceği ve insanın öncelikle kendisiyle daha sonra da çevresiyle barış ve uyumu yakalamasını amaçlar.

Kimilerine göre Aikido, savunma sanatından  çok felsefik yönüyle ağır basar ve bu yönüyle insanı eğitmeyi amaçlar. Aslında Aikido gerçek bir savaş sanatıdır ve bu yönüyle tekniklerini öğrenmek ve gerçek hayatta uygulayabilmek oldukça fazla emek ve zaman gerektirir. Günümüzde Aikido çalışan kişilerin çoğunlukla teknikleri yanlış yorumladığı ve gerçekçilikten uzak olarak çalıştığı görülmekte daha sonra da yapılan yanlış hareketlerin işe yaramadığı ortaya çıktığında ise sorumluluğu disipline yükledikleri görülmektedir. Halbuki sorumluluk her zaman disiplinin kendisinde değil o disiplini çalışan kişidedir. Aikido, yapısı gereği bokken (kılıç), Jo (sopa) ve Tanto (Japon bıçağı) olarak bilinen silahların kullanılması ile bu silahlar ile yapılan saldırılara karşı gerek silahsız gerek silahlı olarak karşı konulmasına ilişkin teknikler öğretir. Aikido’da iki silahsız kişinin birbirlerine yaptığı saldırı ve teknikler ise aslında silahlı tekniklerden doğan hareketlerin bir uygulamasıdır. Günümüzde bu disiplini gerçek anlamda çalışabilen kişilerin sayısı fazla değildir. Hatta yüksek derecede kuşak sahibi kişiler bile teknikleri çalışırken ve öğrencilerine öğretirken dans figürlerine benzeyen, yumuşak, dolaylı ve gerçeklikten uzak şekilde uygulamaktadırlar. Halbuki Aikido doğru çalışılıp uygulanıldığında son derece etkili bir disiplin olup bir spor branşı olmaması sebebiyle de kurallara tabii değildir. Tabi ki Japon Samurayların ve Japon kültürünün etkisiyle tatemide uygulanan disiplin, saygı ve geleneksel etik ve ahlaki kurallara çok sıkı şekilde riayet edilir. Aikido bu yönüyle kişiye disiplini, güveni ve saygıyı aşılamaktadır. 

Universite yıllarımdan beri 5 yıla aşkın süredir Aikido sanatını çalışmaktayım. Aikido yanında KickBoks, Muay Thai, Brazilian Jui Jitsu gibi uzun süre pek çok savunma sporu ile uğraştım. Bu branşların da etkisiyle bir savunma sanatının barındırdığı teknikleri kimden öğrenirsem öğreneyim her zaman sorgulama ihtiyacı hissettim. Kanaatimce Aikido halen gelişmeye ve evrilmeye açık olan ve hatta buna mecbur olan bir sanattır. Bir disiplini geliştirmenin en önemli yolu ise öğrenilen teknikleri körü körüne uygulamadan önce sorgulamak, etkinliğini irdelemek ve yeni variyasyonlar deneyerek geliştirmektir. Bunu yaparken çalışılan tekniklerin geçerliliği her zaman test edilmelidir. Savunma Sporlarında rutin bir antremana bakıldığı zaman antremaların büyük bir bölümünde teknikler çalışılır. Kişiler birbirlerine o tekniklerin uygulanmasında izin verir ve karşı koymaz. Keza amaç sadece teknikleri öğrenmek ve pekiştirmektir. Ancak bu çalışma tamamlandığında antremnların bir bölümü de sparring (Kickboks, Boks Vs..) veya Rolling (BJJ) olarak bilinen antreman maçlarına ayırılır. Bu maçların amacı öğrenilen tekniklerin gerçek bir dövüş esnasında uygulanmaya çalışılması, hangi hallerde ne şekilde yapılması gerektiğinin teknikleri uygulayan kişi tarafından daha iyi içselleştirilmesinin sağlanmasıdır. Keza, her savunma branşında uygulanan tekniklerin kullanımı, kişinin fiziksel özelliklerine ve çalışma stillerine göre değişmektedir. Ancak antreman müsabakalarının Aikido’da uygulanması güçtür. Bunun sebeplerinden en önemlisi felsefi ve kültürel nedenlerden dolayı Aikido’da müsabakanın yasak olmasıdır. Keza, Aikido özünde, öncelikli olarak tekniklerin diğer kişilere üstünlük kurmak veya onları yenmek amacıyla değil, hayatta kalmak amacıyla yapılmasını, kişinin kendi egosunu yenerek önce kendisiyle daha sonra da çevresiyle barış içinde olmasını amaçlamaktadır. Aslında  genel olarak uygulanış biçimine bakıldığı zaman tekniklerin de bu görüşü yansıttığı görülmektedir. Keza, tekniklerin çoğunluğu karşı tarafın yaptığı saldırının yarattığı enerjinin ve gücün yani momentumun saldırganın kendisine karşı kullanılması ile etkili olmayı amaçlar. Aikido’nun evrenle uyum içinde olma prensibin bir göstergesi de budur. Çünkü saldırgana aynı sertlikte bir saldırı ile karşı koymak yerine onun momentumunu kullanarak ve ona zarar vermeden saldırganı etkisiz hale getirmek amaçlanmaktadır. Karşı tarafa zarar vermeme düşüncesi aslında saldırgan kişiyi de kendi saldırgan tutumundan korumayı amaçlar. Aikido’nun bu ilkesini benimseyen kişiler aslında dünyayı daha güzel bir hale getirir. Ancak Aikido salt karşı tarafın saldırısına karşı yapılan tekniklerden ibaret değildir. Keza en etkili teknikler saldırı henüz doğmadan saldırıyı önleyen tekniklerdir. Aikido’da müsabakaların olamamasının diğer sebebi ise bir savaş sanatı olması nedeniyle kurallar çerçevesinde çalışılan bir branş olmamasıdır. Keza, gerçek bir savaşta kurallar yoktur. Tek amaç hayatta kalmaktır. Ayrıca Aikido’da kullanılan tekniklerin büyük bir kısmı silahlardan geldiği için tekniklerin müsabakada uygulanması belli sıkıntılar yaratabilir. Ne var ki Tomiki Aikido gibi müsabakaların da yapıldığı Aikido çeşitleri bulunmaktadır. Ancak müsabakaların Aikido’nun barış ve uyum felsefesine ters düştüğünü savunan büyük bir kesim de mevcuttur. Ben de Aikido’da müsabaka yapılmasına karşı olan kitledenim. Ancak buna rağmen tekniklerin gerçek hayattaki uygulamasını artırmak için çalışmalarda müsabaka olmasa da gerçek saldırılara  karşı teknikler denenmelidir. Bunun dışında sadece tekniklerin etkinliğini artırmak ve kişinin kendisinin bu teknikleri daha iyi uygulayabilmesini sağlamak açısından, koruyucu kıyafet ve önlemlerle sparring benzeri uygulmalar yapılması artık kaçınılmazdır. Ancak bu uygulamalara başlanabilmesi için kişinin öncelikli olarak teknik altyapısını sağlamlaştırması gerekir. Ayrıca bazı tekniklerin de uygulanması halinde kırıklara ve daha ciddi zararlara sebep olabileceği de gözden kaçırılmamalıdır. O yüzden gerek silahlı gerek silahsız olarak sparring benzeri bir çalışma yapılacağında bu hangi tekniklerin kullanılacağına ilişkin ciddi bir analiz yapılması gerekir. Aikido yapısı itibariyle gelişime oldukça açık ve diğer disiplinlerle birlikte harmanlanmaya müsait bir sanattır. Dolayısyla, Aikido’nun öneminin daha iyi anlaşılabilmesi için antreman ve çalışılma stilinin geliştirilmesi elzemdir. Bunun yanında Aikido, kişiye insan anatomisini öğreterek, insan vücudunun zayıf noktalarını, eklem yerlerine ve sinirlere nasıl baskı uygulanması gerektiğini içeren teknikleriyle sokakta karşılaşılan saldırılara karşı basit ve etkili hareketlerle kişiye kendini savunmayı öğretir. Öte yandan Aikido’nun kişiye sağladığı manevi katkılar ise paha biçilmezdir. Aikido’nun öğretisi ve felsefesinin içselleştirilmesi halinde kişi kendi egosunu yenerek kendi ile barışık hale gelir, kendinde bilinmeyen yönleri keşfeder ve kişiliğini olumlu olarak geliştirir. Bu durum kişinin çevresi ile olan sosyal ilişkilerine de şüphesiz olumlu yansıyacaktır. Çok basit bir ifade ile anlatacak olursak Aikido kişiyi daha iyi bir insan yapar. Uygulamada kişi teknikleri uygulayabilmek için sakin kalmalıdır. Keza, saldırganın yarattığı momentumu ona karşı kullanabilmek ve saldırganı kontrol edebilmek için kişinin önce kendisini kontrol edebilmesi gerekir. Kendisi üzerinde hakimiyeti olmayan birinin saldırgan üzerinde hakimiyet kurması mümkün değildir. Dolayısyla Aikido kişiye kendini kontrol etmeyi, tahriklere kapılmamayı, sakin kalmayı ve dikkatli olmayı öğretir. Eğer kişi sakin kalamazsa yaptığı hareketler üzerindeki kontrolü kaybedecektir. Bunun sonucunda kişi karşı tarafa istemsiz olarak ya ciddi bir zarar verecek ya da karşı taraftan ciddi bir zarara uğrayacaktır. Bahsi geçen bu zarar sadece fiziki olarak değil günlük ilişkilerin manevi yönleri için de fazlasıyla geçerlidir. Aido kişiye öncelikle kendisini yenmesi gerektiğini öğretir. Kişinin bir şey başarmasında ilk engel kendisidir. Keza kişiye en çok zarar veren şeyler aslında dıştan gelen saldırılar değil insanın hırsları, egosu ve  arzularından gelir. İnsan kendi içinde bunları yenmeyi başarırsa iç huzuru yakalar. Bu sayede kişi daha başarılı ve daha positif bir insan olur. Aikido’nun empose ettiği bu felsefe ve prensipleri anlayarak içselleştirmek ise uzun bir zaman alır. Keza Aikido sonu olmayan bi yolculuktur. Aikido kişiye iş hayatında da başarılı olmasına katkıda bulunur. Keza, kişi, tekniklerde karşı tarafın gücünü yine ona karşı kullanmayı, ona aynı saldırı ile cevap vermek yerine daha az zarara verici ve barışçıl yollarla sorunları çözmeyi öğrenir. Günlük hayatta  karşılaşılan zorluklarda ve tartışmalarda aynı şekilde karşılık vermek yerine kişinin kendisini kontrol ederek bir çözüm aramayı öğrenmesi belki de Aikido’nun gerçek hayattaki uygulamalarından en önemlisidir. Keza bir avukat olarak günlük iş yaşantımda sürekli gergin ve olumsuz bir ortamda mesleği ifa etmekteyim. Gerek duruşmalarda gerek diğer işlerde kendimi sürekli bir tartışmanın veya olumsuzluğun içinde buluyorum. Aikido sayesinde yaşanan tüm bu olumsuzluklara karşı, kendimi kontrol etmeyi ve yaşanan sorunlarda sakin kalarak çözüm üretmeyi, karşı tarafın saldırgan ve olumsuz davranışlarından etkilenmeyerek kendime avantaj sağlamayı öğrendim. Bu sayede öncelikle kendimi kontrol etmeyi başararak savunduğum şeyleri karşı tarafa daha iyi aktarabiliyorum. İş hayatında Aikido ile uğraşan insanlar bunun etkilerini olumlu olarak görmektedirler. Aikido’da başarılı bir teknik donanıma sahip olabilmek için çok uzun yıllar hiç vazgeçmeden düzenli olarak çalışmak gerekir. Aikido’ya birçok kişi başlar ama yolun sonuna çok az kişi ulaşır. İşte yolun sonuna ulaşanlar o yolun hiç bitmeyeceğini ancak yolculuğa devam etmeleri gerektiğini öğrenirler. Bu sayede Aikido kişiye sabırlı ve azimli olmayı, hedefine ulaşmak için istikrarlı bir şekilde çalışmayı ve vazgeçmemeyi öğretir. Bu sayede kişi gerek iş hayatında gerek okul hayatında daha başarılı olur. Aikido’nun insanın kişiliğine kattığı faydalar oldukça fazladır. Özellikle çocukların henüz kişiliğin yeni gelişmeye başladığı zamanlarda Aikido’ya başlaması, onların karakter ve kişiliklerinin gelişimine önemli ölçüde katkı sağlar. Aikido her yaştan insanın yapabileceği bir savaş sanatıdır. Keza herkesin her yaşta kendine dair öğreneceği şeyler mutlaka vardır. Diğer savunma sanatarı ile kıyaslandığında genel olarak Aikido ile uğraşan kişilerin entellektüel seviyesi ve genel kültürü oldukça yüksektir. Bu durum Aikido’nun insanın kişiliğine kattııklarına bakıldığında hiç de tesadüf değildir. Aikido çalışan kitlenin bir kısmı Aikido’nun felsefi ve manevi yönleriyle daha çok ilgilenir. Onlar için tekniklerin geçerliliği ikinci plandadır. Ancak Aikido hem teknikleri hem de feslsefik yanlarıyla ayrılmaz bir bütünün bir parçası olup bu yönüyle Budo savaş sanatlarının özelliklerini taşır. Dolayısyla, Aikido çalışmalarında teknik çalışmaların geliştirilmesi için yeni çalışma sistemleri düşünülebilir. Ancak bunu yaparken Aikido’nun yüzyıllar boyunca süregelen felsefik ve manevi ilkeleri de gözardı edilmemeli ve herşey bir bütün olarak ele alınmalıdır. 

Berke Ada

rss